
Queeme İle Sıra Beklemeye Son
Queeme uygulaması, sıra beklemek istemeyen kişilerin imdadına yetişiyor. Kullanıcılara sıranın kaç dakika sonra kendilerine geleceğini cep telefonu aracılığıyla bildiren uygulama; banka, restoran, hastane, havayolu, noter, eczane, gibi yerlerde kolaylıkla kullanılabiliyor.
Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi (BTM) girişimlerinden Queeme, birçok yerde sıra beklemek zorunda kalan ve bu nedenle işlerinin aksamasını engelleyemeyen insanların yardımına yetişiyor. Ortalama bir şehir insanının, ömrü boyunca 52 günü sıra beklerken tükettiğini söyleyen Queeme Kurucu Ortaklarından Ersoy Soyer, sıra beklerken yaşanan bu ciddi zaman kaybının önüne geçtiklerini kaydediyor. Soyer, Queeme’yi Ticaret Gazetesi okurları için anlattı.
Queeme nasıl ortaya çıktı? Hangi amaçla kuruldu?
Fikrin temelinde aslında kariyer yolculuğumun izleri yatıyor. Uzun yıllar birçok kurumsal şirket ile başarılı projeler yürütme şansı bularak ödüller ve başarılar edinme şansı yakalamıştım. Fikir ve projeler üretmek, bilişsel becerilerimin başlarında geliyordu ve kariyerimde bulunan bu izler, özgüven anlamında beni uzun yıllar beslemişti. Artık globalde bir şeyler yapmak adına nasıl bir fikir ve proje üretebilirim diye düşünürken 2019 yılında ortaya çıkmış bir projedir Queeme. Dünyada Unicorn olan şirket yapılarına detaylıca baktığımızda hizmetlerini başka bir değer yaratan yapıya evirdiklerini görüyoruz. Bende bu tarzda bir proje üretme kararıyla yola çıkmıştım. Uber’in bir araca sahip değilken araçlarımızı, bir yere gitmek isteyen kişilerle bir araya getiren ve başka bir değer yaratan bir start-up olduğunu görüyoruz. Aynı şekilde Youtube, Facebook veya Instagram’da bizlerin ürettiği yazı, resim veya videolar için bir platform sunarak bu iş planı ile kazanç elde ediyordu. Tüm bu girişimleri incelerseniz; global bir soruna odaklanıp çözüm bulduklarını görürsünüz. Ben ise Queeme’de “Sıra Bekleme” sorununa odaklanmayı seçtim. Dünyanın her yerinde, hiçbirimiz sıra beklemeyi sevmiyoruz ve hepimiz sıra beklerken ciddi bir zaman kaybı yaşıyoruz. Ortalama bir şehir insanı, ömründe 52 günü sıra beklerken tüketiyor. Kimbilir o sürede neler yapabilirdik? Tüketiciler daima öncelikli olmak istiyorlar. 2020 yılı başladığında tüm kariyerimi bırakarak kendimi Queeme’ye odakladım ve ekibimi kurmak için ilk adımları attım. Bu esnada pandemi de hayatımıza dahil oldu ve her şey başkalaştı. Temassız hizmet sunumu, sosyal mesafe hayatımızın olmazsa olmaz bir parçası haline geldi. Geçirdiğimiz 10 ay sonunda harika bir ekiple şu anda sıra beklemeye dijital bir çözümü birlikte geliştirdik. İnsan hayatına ciddi bir zaman kazandırarak, şu anda tüketicilere artık sıranın onlara kaç dakika sonra geleceğini cep telefonlarından bildirebiliyoruz.
Sistem nasıl çalışıyor?
Sistem tamamen dijital ve temassız bir mantıkla cep telefonlarınıza indirilebilen Queeme uygulaması ile çalışıyor. Uygulamayı indirmek istemeyen kullanıcılarımıza QR kodlarımız yardımıyla SMS veya mesajlaşma uygulamalarından da hizmet verebilmekteyiz. Uygulamamızdan kullanıcının lokasyonuna bakarak onlara sıra almak isteyecekleri işletmeleri sunuyoruz. Kullanıcı yakınındaki bir banka, cafe, hastane, havayolu, noter, eczane, restoran, teknik servis veya herhangi bir işletmeyi tercih ederek basit iki adımda dijitalde sırasını alabiliyor. İşletme ise onlara sunduğumuz yazılım altyapısı sayesinde, sıraları onaylayarak iş süreçlerini cep telefonlarına gönderilen bilgilendirmelerle tüketicine ulaştırabiliyor. Bu sayede gereksiz zaman kayıpları ve verimsizlik ortadan kalkıyor. Tüketiciler işletme içine girmeden sıra alabiliyor veya rezervasyon yapabiliyorlar. Bu sayede müşterileriniz, hem sosyal mesafelerini koruyor hem de sıranın ne zaman onlara geleceğini önceden öğrenebiliyorlar. Tamamen müşteri memnuniyeti odaklı bir yapı sunuyoruz. Bir anlamda müşteri deneyim yolculuğunu tamamen değiştirebiliyoruz. Tekil hizmet veya ürün satıyorsanız, hizmet veya ürününüzün temassız olarak kredi kartı altyapımızla dijitalde satın alınmasına da aracılık edebiliyoruz. Buz dağının görünen yüzü sıra iken, asıl B2B dediğimiz işletmeler arası tarafta başka bir yapıya bürünüyoruz. Üye işyerlerimiz aslında Queeme kullanarak sadece dijital bir çözüme kavuşmuyorlar. Kendileri de dijitalleşiyorlar. İşletme sahipleri, her bir şubelerinin veya merkezlerinin kimler tarafından hangi gün, hangi saatte kaç kez ziyaret edildiğini, gelen kitlenin demografik analizlerini ve yoğunluk saatlerini anlık izleyebiliyorlar. Bu sayede personel sayılarını, kaç kişi çalıştırma ihtiyaçları olduğunu, personellerinin hizmet sürelerini ve performanslarını takip edebiliyorlar. Her bir işlem tamamlandığında tüketici ve ziyaretçilerden alınan geri bildirimlerle işletme ve personellerine dair geri bildirimleri alıyoruz. Bu sayede problem ve aksaklıkları uzaktan izleyebilirken, yeni iş modelleri geliştirilmesine aracılık edebiliyoruz. Sıklıkla sizi tercih eden müşterilerinize özel avantajlar, indirimler ve öncelikli sıra hizmeti sunabiliyorsunuz. Aslında iş zekası çözümleri sunarak işletmelerin verimini artırıyor, onların gelişimini ve karlılığını artırmaya odaklanıyoruz. Bu hizmeti de ufak abonelik bedelleriyle her tür KOBİ ve büyük işletmeye için kolay erişilebilir halde sunabiliyoruz.
Ekibiniz kaç kişi? Kimlerden oluşuyor?
10 kişilik deneyimli bir takıma sahibiz. Her biri kendi alanında 10 yılın üzerinde deneyime sahip uzman bir kadro ile ilerliyoruz. Kurucu ortağım Ömer Büyükoğlu da çok yetenekli bir profesyonel. O da benim gibi girişimcilik ekosisteminde daha önce birçok projeye hayat vermenin dışında, çeşitli kuruluşların mentorluk programlarında danışman olarak yer alıyor. Ürün Yöneticisi olarak kullanıcı tasarım ve deneyim ara yüzlerimiz ona emanet. Aynı zamanda teknik takımın başında kendisi yer alıyor. Uygulama tarafında ise bir Android ve bir IoSdeveloper arkadaşımız yer alıyor. İşin mimari tarafında yine deneyimli bir yazılımcı arkadaşımız ile teknik tarafı yürütüyoruz. Hukuksal süreçlerimizde yine regülasyonlar ve müşteri sözleşmeleri tarafında avukatımız, saha ekibi tarafında ise pazarlama ve saha araştırmaları tarafını yöneten dört arkadaşımız daha bulunmaktadır.
Girişiminizi hayata geçirirken ve ekibinizi oluştururken ne gibi zorluklar yaşadınız?
Her işin belirli zorlukları elbette var ama yetenekli insanları bir araya getirmek ve onları tek bir amaçta odaklı tutabilmek bence işin en zorlayıcı kısımlarından biri. Bunu başarabildiyseniz bu kez en çok zorlayıcı kısım ürün- pazar uyumunu yakalamanız olacaktır. Çözümünün kabul görmesi, heleki denenmemiş ve çok bilinmeyen bir iş üretiyorsanız, iş yapış temellerini yıkıyorsanız, büyük dirençlerle karşılaşmanız kaçınılmaz olabilir. En çok aslında tabuları yıkmakta ve ilk zamanlar yeni müşteri edinme tarafında zorlandığımızı ifade edebilirim. Kimse konfor alanını kolayca terketmek istemiyor ama geç kalındığında ise iş işten geçmiş oluyor. Dünyadaki yeni gelişmeler erken farkedilmezse süreç tüm işletmelerin pozisyonlarının kaybolmasına neden oluyor. Yeni deneyimler çoğu insanı ilk başta ürkütse de eğer gerçek bir sorunu çözüyorsanız tüketicileriniz sizden vazgeçemeyeceklerdir. Biz son tüketici algısında çok başarılı geri bildirimler aldık ve tüketiciler şu an hazırlar.
Kullanıcı profiliniz kimlerden oluşuyor?
Biz ana odakta B2B odaklı bir girişimiz. Buradan baktığımızda üye işyerlerimizin hedef pazarı 7’den 70’e herkese hitap edebiliyor.Tüketicileri farklı yaş gruplarında ve farklı demografik yapılara sahipler. Bu da bizi her kitleyi yakından tanımaya ve ihtiyaçlarına eğilmeye yöneltiyor. Üye işyerleri tarafında özellikle odaklandığımız sektörler ise; finans, ulaşım, sağlık, perakende, gıda, etkinlik, eğlence, yeni ürün ve lansmanlar diyebiliriz.
Türkiye’de ve dünyada benzer girişimler var mı? Quemee olarak sizin farkınız nedir?
Globalde ana 3 rakibimiz var. Pandemi ile beraber bizim alanımıza daha çok yöneldiler. Onlar da dijital sıra yönetimi alanında ürünler geliştirmeye odaklandılar. Bankacılık sektöründe bulunan Q-Matic, Skiplino ve Qless’ı sayabiliriz. Fakat biz onlara göre birçok farklılık barındırıyoruz. Sıra satarak ek gelir oluşturma, sıra erteleme modülleri, uzaktan randevu ile sıra alma, tekil ürün veya hizmetin temassız satışı gibi çok farklı hizmetlerle müşteri memnuniyetini daha üst sıralara taşıyabilen ve işletmelere fayda sunan araçlara sahibiz.
Gelir modeliniz nedir?
Birkaç farklı gelir modeline sahibiz. Birincisi üye işyerlerine aylık satılan üyelik paketlerimiz. İşletmelerimiz ihtiyaçlarına ve büyüklüklerine göre paketlerimizden birini seçerek kendilerini dijital alt yapılarımıza taşıyabiliyorlar. İkinci gelir modelimiz bazı işletmeler için geçerli olan sıranın satılabilmesi modülümüz. Bu modelle işletmelere yeni bir gelir modeli sunabiliyoruz. İşletmelerin tekil ürün veya hizmet satışları da bizler için ek gelir modellerinden biri. Büyük işletmelerde ise bir mobil uygulamaları veya teknik altyapıları varsa SDK’ler ile yazılım altyapı paydaşlığı yapıyor onların sistemlerine entegre olmayı da sağlayarak gelir elde edebiliyoruz.
Pandemi süreci projenizi nasıl etkiledi?
Pandemi bu büyük projeyi ortaya çıkartırken tüm ekibi işimize odaklanma tarafında fazlasıyla destekledi. Daha kenetlenmiş şekilde çalışarak zorlukları beraberce aştık diyebilirim. Üye işyerleri konusunda ise bazı odak sektörlerimizde büyük daralmalar yaşandı. Bu sebeple birçok şirket pandemi sebebiyle sistem katılımlarını ileri zamana atmak zorunda kaldılar. Prensipte anlaştığımız müzeler ve etkinlik mekanları şu anda hayatın normale dönmesini bekliyorlar. Sektörlere bakarsak; ulaşım ve havayolu şirketleri, sokağa çıkma yasağıyla etkilenen gıda şirketleri, etkinlik, eğlence merkezleri ve turizm büyük etkilendiler. Bu durum özellikle bu sektörlere entegrasyonlarda bize de yansıdı. Fakat diğer odak sektörlerimizin ise bize ilgisi fazlasıyla arttı. Özellikle finans ve bankacılık sektörleri, kamu hizmetleri, sağlık alanında ciddi hızlı geri dönüşler alarak projelerimizi hayata geçirmeye yakın davrandılar.
BTM ile yollarınız nasıl kesişti?
BTM Genel Müdürü İbrahim Elbaşı ile ekosistemdeki bağlarımız sayesinde bir araya geldik. İbrahim Bey ve ekibi BTM’yi tanıtarak programlarına bizleri de dahil ettiler ve bu güzel aileye katılma şansı bulduk. Geçen süreçte çeşitli programlara dahil olarak çok yararlı bir süreçler deneyimledik. Sağlanan destekler, eğitim ve atölyelerle kendimizi başka bir noktaya taşıdık diyebilirim. Ekibimizin ve özellikle stajyerlerimizin katıldığı birçok eğitimle pazar analizi, konumlandırma ve müşteri deneyimi alanlarında katkılar sağladık. Kendi adıma BTM Yatırımcı Kulübü 3. dönemine katılma şansı bularak yatırımcıların bakış açıları ve yatırım odakları konusunda da birçok deneyim kazandığımı ifade edebilirim.
Bundan sonraki hedefleriniz neler?
İşletmemiz ve fikrimiz şu anda dünya ekseninde her ortamda hizmet verebilir bir bakış açısıyla geliştirildi. Zimbabwe’de su kuyruğu varsa o işletme içinde bizim çözümümüz çalışabilir. Tokyo’da bir plazada kiralanabilir bir alanın yönetiminde de tercih edilebiliriz. Almanya’da bir dönerci dükkanı da bizi kullanabilir. “Simple is the best” diyerek sade ve basit bir kullanım ve hizmet sunumuna odaklanıyoruz. İlk günden bu bakış açısıyla hareket ettik ve ürünümüzü önce kendi ülkemizdeki kurumlarla entegrasyona açtık. Fakat ilk müşterimiz globalde oldu ve Kosova’da bir hastane ile ilk anlaşmamızı yaptık. Ana sektörlerimiz dışında da birçok sektörde de ürün ve hizmet sunan her işletme bizimle çalışabilir ve hizmet kalitesini arttırarak, verimli ve dijital bir altyapıya kavuşabilir. Bu sebeple değer üretmeye, işletmeleri daha verimli olmaya ve yeni gelir modelleri ile büyümeye çabalıyoruz.
Türkiye’de girişimcilik ekosistemini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Uzun yıllar farklı sektörlerle deneyimlerimi gözden geçirdiğimde; ülke olarak ruhumuzda girişimcilik var ama sınırlarımızın dışına uzanma reflekslerimizi henüz tam değil. Bunu biraz daha geliştirmeliyiz. Yanı başımızda İsrail bu konuda ülke nüfusunun az olmasına karşın çok daha fazla katma değerli inovatif ve teknoloji odaklı ürün oluşturabiliyor. Kendimizi globale daha da çok odaklamalı ve geliştirmek zorundayız. Birçok üniversite ve programlarda mentorluk tecrübelerime de dayanarak çok yetenekli gençlerimiz olduğunu biliyorum. Daha çok yüreklendirilmeliler, desteklenmeliler ve daha çok kaynak bulmalılar. Bu sayede ülke olarak birçok şeyi değiştirebiliriz. Biz Queeme’de yeni bir deneyim türeten ve alışkanlıkları yıkan bir girişim olduğumuz için hizmet deneyimlemesi ve entegrasyonlarda dirençler gördük ama vazgeçmeyerek bize gerçekten inanan müşterilere ulaştık. Vazgeçmemek ve farklı sektörlerde farklı atışlar yaparak oradan aldığımız geri bildirimlerle iş modellerimizi çeşitlendirdik ve eksiklerimizi kapadık. Güzel zorluklar bizim en iyi rehberimiz ve yol haritamız oldu diyebiliriz.